Malatya folkloru, canlı, dinamik, kuşaktan kuşağa aktarılan ve bugün de hala otantik şekliyle hayatın her kesiminde gözlenen bir yapıya sahiptir.
Giyim-kuşamdan, yemek kültürüne, halk ozanlarından türküye, el sanatlarından gelenek göreneklerine, efsanelerine, deyimlerine renkli bir kültür bütünlüğü arzeder.
Malatya, doğu ile batıyı, eski ile yeniyi velhasıl güzel olan herşeyi bünyesinde barındırır, yeşertir ve kendi rengine boyar. Malatya kültürünün bu zengin birikiminden üç örneği; aşıkları, giyim-kuşamı ve halk oyunlarını sunuyoruz.
Halk Aşıkları : Türkü bir köprüdür, insanı insana, köyü köye, gurbeti sılaya bağlar.
Halk şairleri aslında Hak aşıklarıdır. Her ne kadar halka mal olsalarda bir yönleri Hakk’a dönüktür. Gurbet bu dünya dediğimiz bekleme salonudur. Birkaç günlüğüne konaklanan handır. Asıl sıla, hakiki memleket ahiret alemidir.
|
|
Türküler bizim hatıralarımız, önce gençlik sevdamız, sonra pişmanlıklarımız ve ahir ömrümüzde sığındığımız inzivalarımız.
Malatya, güzel aşıkların şu yalan dünyayı harmanladıkları türkünün diyarı. Malatyalı aşıklar, orta Anadolu aşıklık geleneğinin özelliklerini taşırlar. Özellikle 20. Yüzyılda, güçlü aşıklar yetişmiştir Malatya’da.
Türk tarihinin kader çizgisinde önemli aktörler olan siyasi ve askeri şahsiyetlerin yanında ilmi ve ebedi şahsiyetlerde yetişmiştir, bereketli Malatya toprağında.
Mehmet Niyaz-i Mısri (ö. 1693), Hekimhanlı Sadık (1771-1837), Usuli (ö. 1538), Rengi (1817-1890), Remzi (1848-1907), Pervane (ö. 1919), ... Darende, Arguvan ve Arapgirli aşıkların dışında, günümüz aşıklarından Hektimhanlı Aşık Kadim, Barak Yaylası’ndan Mahmut Coşkuner aklımıza ilk gelen isimlerdir.
1953’de dünyaya merhaba diyen Hekimhan’ın Hacılar köyünden Aşık Kadim Mahlaslı Yusuf Kenan Gözcü’yü hatırlarken, rahmete kavuşan Aşık Mahmut Coşkuner’i de unutmak olmaz.
Doğaçlama (irticali) söyleyen ve dünyayı gönül gözüyle gören Fehmi Gür, “Zamana Göre” de şöyle seslenir :
|
Deniz ulu deniz, dikkat edelim
Dümen bozulursa gemi yan gider,
Mesafe uzaktır tezce varalım;
Elimizden saat gider, gün gider...
Malatyalı; babadır, amcadır, kirvedir, ağadır, haladır, bacıdır. Yeni güne çıkmış bebedir. Ne olursa olsun türkü söyler, türkü dinler aşıkların dilinden.
Malatya’da aşık, türkülerle analı-babalı, türkülerle öksüz ve yetimdir. Bir güvercin yüreği kadar kıpır kıpırdır yüreği. Türküsünde, deyişinde hüzünü Allah’adır önce, sevgiliye sonra..... kemaliyle hakiki sevgiliye kavuşmadıkça gönlünün kavgası dinmez. Hep bir çocuk kadar katışıksız ve arı hayata çağırır insanı.
|